Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçelerini görüşmelerinde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulandığı günden bu yana jeopolitik gelişmeler, sağlık, ekonomi, deprem gibi alanlarda test edildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı bütçesi ile ilgili bilgiler veren Cevdet Yılmaz, savunma sanayi ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Savunma sanayisinin güvenlik, bağımsız dış politika ve refah açısından stratejik öneme sahip olduğunu belirten Yılmaz, son 23 yılda yerlilik oranının yüzde 20’lerden yüzde 82’ye çıktığını söyledi. Yılmaz, savunma sanayi ihracatının 2024’te 7,2 milyar dolara ulaştığını, 2025’te ise 8,5 milyar dolar seviyelerine yaklaştığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bizim yaklaşımımız net; yeni, sivil bir Anayasa’yı savunuyoruz, seçim beyannamemizde, parti programımızda da var. Daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyannamelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz. Bunun asıl mekanı yüce Meclis’tir. Burada partiler arası bir komisyonun farklı bakış açılarını müzakere ederek, tartışarak ülkemize hak ettiği bir anayasayı kazandırmasını temenni ediyoruz. Geçmişte anayasada çok değişiklik yapıldı. Darbe sonrası yapılmış bir anayasaydı; o vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildi ama hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığın bir ölçüde zayıfladığını, iç yapısında yeni, daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi, gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojileri, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan, yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin ve daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalıdır hem de birey-devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalıdır. Ancak bu, bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan. Hem sistem eleştirileri yapıp hem de ‘Anayasa çalışmalarına girmeyiz’ diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem.”



