Van‘ın Gürpınar ilçesindeki Çavuştepe Kalesi‘nde yürütülen hafriyat çalışmalarında Urartuların mümkün sarsıntıya karşı kaleyi korumak için dayanak duvarı inşa ettiği belirlendi.
Urartu Hükümdarı 2. Sarduri tarafından milattan evvel 750 yılında yaptırılan Çavuştepe Kalesi ile kuzeyindeki nekropol alanında yürütülen hafriyat çalışmalarında geçmiş periyotlarla ilgili kıymetli bulgular elde ediliyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında antropolog, metal uzmanı, arkeolog, kent plancısı, sanat tarihçisi, mimar ve restoratörlerden oluşan 24 kişilik grupla kalenin kuzeyinde ağırlaştırılan hafriyatlarda, Urartuların asırlar evvel zelzeleden korunmak için özel tedbirler aldığı tespit edildi.
Kazılarda iç ve dış sur duvarlarının, muhtemel zelzelelerde yıkılmaması için teraslama tekniğiyle inşa edilen 2 metre genişliğinde, 20 metre uzunluğundaki yapılarla birbirine bağlandığı ortaya çıktı.
“KALEDE ZELZELEYLE İLGİLİ SIRI ÇÖZDÜK”
Prof. Dr. Çavuşoğlu, kalede 35 yıldır devam eden hafriyatlarda her yıl yeni bilgi ve bulgulara rastladıklarını söyledi.
Kalenin milattan evvel 7. yüzyılda bir zelzele yaşadığını değerlendirdiklerini belirten Çavuşoğlu, şu bilgileri verdi:
“Bu sarsıntıdan sonra yine inşaat faaliyetlerinin olduğunu gördük. İç sur ve sur ortasındaki kısmın, yaklaşık 2 metre genişliğinde ve 20 metre uzunluğunda teraslama yoluyla birbirine bağlandığını tespit ettik. Surlar ortasında takviye duvarları inşa edilmiş. Kalenin gizemiyle ilgili hala çok soru var lakin sarsıntıyla ilgili kısmı çabucak hemen çözmüş olduk. O da bu yıla nasip oldu.”
Çavuşoğlu, hafriyatlarda bir ocağa da rastladıklarını, bu ocakla birlikte buranın geçmişte bir yangın geçirdiğini de tespit ettiklerini, o yangın sonucunda yine bir inşaat çalışmasının olduğunu belirlediklerini kaydetti.
Kalenin kuzeyindeki nekropol alanında ise Urartuların meyyit gömme adetlerine ait değerli bilgilere ulaştıklarını anlatan Çavuşoğlu, “Her yıl nekropolde bizi şaşırtan ip uçlarına ulaşıyoruz. Burada şimdiye kadar daima birincileri yaşadık. Ek çok sayıda bilgi edindik. Bilhassa ‘kremasyon’ denilen küplerin içinde bayan iskeletlerinde mühür ve takılar ele geçiyor. Bu da bize buranın yönetici sınıfa ilişkin olduğunu gösteriyor. Bilhassa bayanların toplumsal ve ticari hayatına dair değerli ipuçları veriyor. Şu ana kadar iki çeşit meyyit gömme tekniğine ulaştık. Biri yakarak, biri de ceset olarak gömülen bir gelenek var. Birçok mezar tipiyle de karşılaştık” dedi.
