ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kurulunda düzenlenen üst seviye İsrail-Filistin oturumunda konuştu.
Hamas’ın Filistin halkını temsil etmediğini, bu nedenle taarruzlarının sorumlusunun Filistinli siviller olmadığını tabir eden Blinken, “Bu, İsrail’in sivillere ziyan vermemek için mümkün olan her türlü tedbiri alması gerektiği manasına geliyor.” dedi.
Blinken, Filistinli sivillerin korunmasının kıymetini vurgulayarak “Bu, ayrıyeten besin, su, ilaç ve öbür temel insani yardımların Gazze’ye ve onlara muhtaçlığı olan insanlara ulaştırılabilmesi manasına geliyor. Bu, sivillerin ziyan görmemesi gerektiği manasına geliyor.” diye konuştu.
Çatışmalarda her sivil ömrün eşit derecede bedelli olduğuna dair temel inançları olduğunu kaydeden Blinken, “Sivil hayatların korunması kelam konusu olduğunda hiyerarşi yoktur. Ulusu, etnik kimliği, cinsiyeti, inancı ne olursa olsun sivil sivildir.” değerlendirmesini yaptı.
“ATEŞE AKARYAKIT DÖKMEYİN”
Blinken, bölgedeki çatışmanın yayılmasını engellemeye kararlı olduklarını da belirterek “Daha geniş çaplı çatışma, sırf Filistinliler ve İsrailliler için değil, birebir vakitte bölgedeki ve hatta dünyanın dört bir yanındaki beşerler için de yıkıcı olacaktır. Ateşe akaryakıt dökmeyin.” sözlerini kullandı.
Bu bahiste BM Güvenlik Kuruluna misyon düştüğünü vurgulayan Blinken, İsrail’e karşı bu çatışmada yeni bir cephe açmayı düşünen devlet yahut devlet dışı aktörlere ortak bir ileti gönderilmesi davetinde bulundu.
Blinken, İran’ın yıllardır Hamas, Hizbullah ve Husileri desteklediğinin artık bir sır olmadığını söyleyerek geçen haftalarda İran’ın vekillerinin Irak ve Suriye’de ABD çalışanına saldırdığını gündeme getirdi.
ABD’nin İran ile bir çatışma peşinde olmadığını söyleyen Blinken, “Bu savaşın büyümesini istemiyoruz lakin İran yahut vekilleri rastgele bir yerde çalışanımıza saldırırsa insanımızı ve güvenliğimizi süratli ve kararlı bir biçimde savunacağız.” dedi.
Blinken, İsrailliler ile Filistinliler ortasında kalıcı bir barış ve güvenlik için tek yolun “iki halk için iki devlet” tahlilinden geçtiği görüşüne inandıklarını da tekrarladı.
