Münevver Karabulut cinayeti hala kan donduran detaylarıyla Türkiye’nin gündeminde.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan dilekçede, Karabulut ailesinin avukatının “fethi kabir” talebinin yasal mevzuat kapsamında reddedilmesi kararının akabinde basında Adalet Bakanına soru yöneltildiği aktarılarak, kelam konusu kararın yine gündem olduğu tabir edildi.
Yazılı ve görsel medyada Garipoğlu ailesinin gerçek dışı ithamla toplum tarafından linç edildiği belirtilen dilekçede, Cem Garipoğlu’nun mezarının yine açılıp “fethi kabir” ve “DNA eşleştirmesi” ile gerçeğin ortaya çıkarılması talep edildi.
Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Çağlayan Adliyesi’nde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Gittiğimiz her yerde ‘Cem Garipoğlu ölmedi, kaçırıldı’ formunda hukuk fakültesi öğrencilerinden STK’lere, yazılı-görsel basına ve kitle irtibat araçlarına kadar herkeste bu türlü bir kanaat, intiba varsa geldiğimiz nokta prestijiyle bu mezarın açılması fethi kabir sürecinin yapılması gerekir.” dedi.
Epözdemir, Garipoğlu’nun mezarının açılmamasına ait legal münasebet kalmadığını da kelamlarına ekledi.
NE OLMUŞTU?
Bahçeşehir’de bir villada öldürülen Münevver Karabulut’un parçalanmış cesedi, 3 Mart 2009’da Etiler’de bir çöp konteynerinde bulunmuştu.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Kasım 2011’de Münevver Karabulut’u öldürdüğü gerekçesiyle Cem Garipoğlu’nu 24 yıl mahpus cezasına çarptırmıştı. Garipoğlu, 10 Ekim 2014’te kaldığı Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde intihar etmişti.
Yapılan otopsinin akabinde Garipoğlu toprağa verilirken aileden alınan DNA örnekleri de bu bireyle uyuşmuştu.
KARABULUT AİLESİNİN AVUKATI EPÖZDEMİR’DEN AÇIKLAMA
Baba Garipoğlu’nun, oğlunun ölüp ölmediğiyle ilgili başlardaki soru işaretinin giderilmesi maksadıyla bu türlü bir talepte bulunduğunu belirttiği öğrenildi.
Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir mevzuyla ilgili olarak Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yaptı. Münevver Karabulut’un 14 yıl evvel katledildiğini hatırlatan Epözdemir “Aradan geçen yıllardan sonra 10 Ekim 2014’te Cem Garipoğlu’nun Silivri Cezaevi’nde intihar ettiğine dair kamuoyuna bir duyuru yapıldı. 14 yıllık uğraş sonrasında, Cem Garipoğlu’nun intihar ettiğine ait kamuoyuna yansıyan argüman sonrasında 9 yıllık çaba sonucunda an itibariyle evrakta çok kıymetli gelişmeler yaşandı. Bize birinci sorulan soru, ‘Cem Garipoğlu öldü mü yoksa kaçırıldı mı’ biçiminde oluyor ne yazık ki. Kamu vicdanı rahatsız. Kimse adaletin tecelli ettiğini düşünmüyor. İnsanlarda Cem Garipoğlu’nun ölmediği cezaevinden kaçırıldığına dair yaygın bir kanaat ve intiba var.” dedi.
“SÜREYYA KARABULUT’UN ZİHNİNDE SORU İŞARETLERİ UYANDI”
Epözdemir, soruşturma ve yargılama etabında yaşananların da bu türlü bir kanaat ve intibaya neden olduğunu sav etti.
Epözdemir, şöyle devam etti:
“Örnek vermek gerekirse sözgelimi, biliyorsunuz isimli tıpta bir skandal yaşandı. İsimli Tıp Kurumuna karşı, Adalet Bakanlığına karşı o tarihte davalar açtık. Sonrasında kollukta yaşanan skandallar, cinayetin en kıymetli kanıtı, kamera kayıtlarının kırık olması ve bu kırık olan kamera kayıtlarının, aslında kırık olmadığı tespit edilmiş oldu. Biz cinayetten sonra bir bilgisayar mühendisliğiyle oraya gittik ve manzaraların manuel bir halde hard diske atıldığını çok net bir biçimde tespit ettik.Cem Garipoğlu ve babasını almaya giderken bir yol veriyor kolluk. Konutta bulunan bir 700 bin Euro var. Bir polis memuru, ‘Orta katta’ diyor, başkası, ‘En üst katta’ diyor, bir tanesi ’40 bin Euroydu’ diyor. ‘Babaya verdik’ diyor. Yani para aşikâr değil, ölçüsü belirli değil. Bu da kollukta yaşanan skandaldı.Geldiğimiz nokta itibariyle, kamu vicdanında bu türlü bir rahatsızlık old. Hele hele cinayetten sonra, bilhassa son 2 yılda kanlı kanepe üzerindeki ailenin fotoğrafları, testereyle ilgili verilen fotoğraflar. Kamuoyuna yapılan açıklamalarda ve paylaşımlarda hiçbir nedamet yani bir pişmanlık ögesinin sözkonusu olmaması ve 3 Mart’ta hunharca, vahşice, insanın insan olma vasfına ters bir biçimde katledilen, geleceği yarınları umutları elinden alınan Münevver Karabulut’un vefat yıldönümünde kutlamalar yapılıyor olması sonucunda Süreyya Karabulut’un zihninde soru işaretleri uyandı. Biz de bunu makuliyet çerçevesinde anlayabiliyoruz.” diye konuştu.
“MEZARIN AÇILMAMASINA AİT YASAL MÜNASEBET KALMAMIŞTIR”
Cem Garipoğlu’nun babası Mehmet Nida Garipoğlu’nun Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçeyi hatırlatan Avukat Rezan Epözdemir kelamlarını, “Geldiğimiz noktada Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Cem Garipoğlu’nun babası bugün bir dilekçe verdi. Bu dilekçede onlar da mezarın açılmasını, fethi kabir sürecinin yapılmasını, DNA örneklerinin alınmasını, bu hususta kamu vicdanı ve kamuoyunda oluşan soru işaretlerinin giderilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bize nazaran artık mezarın açılmamasına ait hiçbir makul yasal münasebet kalmamıştır. Burada yapılması gereken tek şey artık bu mezarın açılması.” halinde sürdürdü.
