Sovyet askerlerinin Polonya’yı işgal etmeye başlamasından sonra binlerce insan zorla Sibirya’ya gönderildi. Bazıları yolda bazıları de açlık yahut hastalıklardan can verdi.
Kamplarda kalan 200 bine yakın Polonyalı ise gemilere bindirilerek İsfahan ve Tahran’da son bulan bir göçe mecbur edildi. Ölümü artık kokusundan tanıyan bu beşerler, kendilerine kucak açan orijinal bir ülkeye gelmişti.
O devirde İran halkı da kıtlık ve salgın hastalıklarla boğuşuyordu ancak konuklarını sevip benimsediler. Safran kokan kentlerde, insanlık, yardımlaşma ve sevgi gören mültecilerin, buz tutmuş hayatlarına güneş doğmuş üzereydi. Farsçayı ve halı dokumayı öğrendiler, İranlılara aşık olup onlarla evlendiler.
Shahzadeh N. İgual yeni romanı Adı Mercan‘da, vatanlarını terk etmek zorunda kalan bir küme Polonyalının gerçek hayat öykülerinden yola çıkıp savaşın savurduğu tüm insanların dramını şiirsel bir lisanla anlatıyor.
Kahramanlarımız Rahel, Helena ve Sara’nın yaşadıkları, tüm sığınmacıların ezeli mücadelesi aslında. Konutlarından kovulan, esir tutulan, ölüme terk edilen, öldürülen ve sürülenler…