Karatay ilçesi İsmil Mahallesi’nde, 3 Eylül 2018’de saat 22.00 sıralarında, kar maskeli kişinin kapısı açık olan konuta girip, emekli memur Metin Büyükşen ile eşi Necla Büyükşen’i tabancayla vurarak öldürmesi olayıyla ilgili 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görülen davanın 5 Mayıs’taki duruşmasında karar çıktı.
Kararda, cinayeti işlediği öne sürülen Ertuğrul Çelik ile azmettirdiği sav edilen Esra Taş ve sevgilisi Abdullah Başdemir, Büyükşen çiftinin öldürülmesi nedeniyle 2’şer kere müebbet mahpus, “konut dokunulmazlığını ihlal etmek” hatalarından da 4’er yıl mahpus cezasına çarptırıldı. Ertuğrul Çelik, ayrıyeten taarruz sırasında Büşra Büyükşen’i yaraladığı için de 9 ay mahpus cezası daha aldı. Yardım ettiği öne sürülen tutuksuz sanık Zekeriya Okşen ise kanıt yetersizliğinden beraat etti.
Sanıklar hakkında verilen kararın münasebeti de açıklandı. 305 sayfalık gerekçeli kararda, akında meyyit üzere yapıp kurtulan Büşra Büyükşen’in katili teşhis ettiği belirtildi. Kararda “Her ne kadar sanıklar inkar içeren savunmalarda bulunmuş iseler de; katılan Fatma Büşra Büyükşen’in sanık Ertuğrul Çelik’i aksiyonu gerçekleştiren kişi olarak kesin ve net bir halde teşhis ettiği, sanık Ertuğrul’un, sanık Abdullah’ın tanıdığı ve arkadaşı olduğu, maktulleri ya da Hüseyin Kalınkayış’ın anne babasını öldürmek için bir nedeninin bulunmadığı, bu aksiyonu sanıklar Esra ve Abdullah’ın azmettirmesi sonucu gerçekleştirdiği.” sözlerine yer verildi.
“İÇİN RAHAT OLSUN, BEN ONLARI ÖLDÜRTTÜM”
Kararda, Abdullah Başdemir’in düzenledikleri piknik sırasında sevgilisi Esra Taş ile yaptığı konuşmaya da yer verildi. Kararda, “Dosya içeriğinde yer alan bağlantının tespiti kayıtlarından anlaşılacağı üzere sanıklar Esra ve Abdullah’ın hayatın olağan akışına uymayacak formda huzursuz hareketler ve konuşmalar yaptıkları, şahsen olayı gerçekleştirdiklerine dair konuşmalar olmasa da araştırılmalarını bu öldürme olayı ile ilişkilendirmeleri, bu minvalde araştırma ve konuşma yapmalarının da hayatın olağan akışına uymadığı, şahit Hatice’nin etaplarda değişmeyecek biçimde olay günü akşamı, sanıklar Abdullah ve Esra ortasında Abdullah’ın Esra’ya hitaben Hüseyin’in ailesini kastederek, ‘Artık seni tehdit edemezler, adamlarımı gönderdim, için rahat olsun ben onları öldürttüm’ halinde kelamlar söylediği, Esra’nın da buna karşılık olarak sanık Abdullah’a latife yollu, ‘Sen aslansın, yaparsın’ dediği formundaki beyanlarında ısrar ettiği.” denildi.
TELEFONU YANINA ALMADI
Kararda, Ertuğrul Çelik’in olay günü cep telefonunu yanına almadığı belirterek, “Sanıklardan Ertuğrul’un telefon baz bilgilerinin olay yerinde çıkmamasının sanığın o saatte olay yerinde olmayacağını göstermeyeceği, sanığın muhtemel baz bilgilerini kendi lehine çevirmek ve olayda yakalanmamak emeliyle telefonunu yanına almadığı, öldürme aksiyonunun gerçekleştiği saat, olay yeri ile toplumsal tesis ortasındaki ara, Google haritalar üzerinden yapılan sorgulamaya nazaran İsmil ile Apa ortasındaki uzaklığın 68 kilometre olması ve bu aralığın 90 kilometre süratle giden bir araçla 45 dakika müddette, 120 kilometre süratle giden bir araçla 34 dakika müddette alınabilmesi, hareket saatinin trafiğin sakin olduğu vakte denk gelmesi ve sanık Ertuğrul’un olay günü saat 23.00 sıralarında toplumsal tesise gelmesi de dikkate alındığında sanığın aksiyondan sonra tesise gidebilmesi için kâfi vaktinin olduğunun anlaşıldığı.” denildi.
ADRES KARIŞTIRILDI
Esra Taş’ın eski sevgilisi Hüseyin Kalınkayış’ın anne ve babasının adresiyle, Büyükşen çiftinin adreslerinin karıştırıldığı belirtilen kararda, ”Sanıklar Esra ve Abdullah’ın azmettirmesi sonucu sanık Ertuğrul’un Hüseyin Kalınkayış’ın ailesini öldürmek isterken konutların ve sokakların birbirine çok benzediği İsmil Mahallesi’nde Muradiye-Mustafa Kalınkayış çifti sanarak maktuller Metin ve Necla Büyükşen’ni öldürmesi suretiyle sanık Ertuğrul’un üzerine atılı taammüden öldürme kabahatini, sanıklar Abdullah ve Esra’nın sanık Ertuğrul’u taammüden öldürmeye azmettirdikleri ve bu suretle taammüden öldürme cürmünü işlediği’ tabirlerine yer verildi.
Mahkeme heyetindeki bir üye ise sanıkların atılı hataları işlediğinin sabit olmaması, somut, net ve kesin kanıtlar ile tespit olunamadığından, sanıkların atılı hatalardan mahkumiyetlerine ait kararına katılmadığı tarafında şerh koydu.
