İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, ÂLÂ Parti Toplumsal Siyasetler Başkanlığınca Ankara’da düzenlenen programda gazilerle bir ortaya geldi.
Gazilerle bir ortada bulunmaktan onur duyduğunu lisana getiren Akşener, “Bu ülkenin yöneticileri, bu ülkede yaşayan her bir birey ne yapsa o hakkı ödeyemez.” diye konuştu.
Eski başbakanlardan Tansu Çiller’in, Zübeyde Hanım Şehit Analarını Muhafaza Vakfı’nın başkanlığına kendisini getirdiğini, sonra vakfın ismini Zübeyde Hanım Şehit Aileleri ve Gazileri Müdafaa ve Yardımlaşma Vakfı yaptıklarını belirten Akşener, “Yani sizi 1994’ten beri tanıyor ve aranızdayım.” dedi.
O devirde, aşikâr yerlere bağlı ismi avukat fakat aşikâr yerlere bağlı “akbabalar” türediğini tabir eden Akşener, “Çocuğunuzun kanının parasını almak ‘haram’ denilerek devletimizin verdiği, daha sonra çoğaltması için birlikte çaba ettiğimiz o hakkı, yani şehit evladının üzerinden kendine bağlanacak maaşı ve tazminatı bir yerlere bağışlamalarını sağladılar. Evvel bununla gayret ettim.” diye konuştu.
Bunlarla uğraşında Türkiye’nin her yerinde kendisine “kafir” denildiğini aktaran Akşener, “Allah bin defa razı olsun, sahip çıktınız. Dediniz ki ‘Hayır, bu bayan bir Müslüman, namazlı niyazlı bir bayan.’ Ben anasının öz amcası Yemen’de şehit düşmüş bir yeğendim.” sözlerini kullandı.
Zübeyde Hanım Şehit Anaları ve Gazileri Müdafaa ve Yardımlaşma Derneğinde hiç harama el uzatmadıklarını, Tansu Çiller’in de vakfın içine siyaseti sokmadığını anlatan Akşener, “Biz hangi şehit ailesinin kime oy verdiğini hiçbir vakit bilmedik, istemedik, sormadık, yalnızca onların buyruğunda olduk.” değerlendirmesini yaptı.
O periyotta eski başbakan yardımcısı Necmettin Cevheri ile konuşarak eksiklikleri kendisine ilettiğini aktaran Akşener, sonrasında her bir aileden bir kişinin devlette çalışması üzere kanun çıkartıldığını söyledi.
Akşener, daha sonra şehit ailelerine, gazilere dair derneklerin bile birbiriyle rekabet eder hale geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Benim size bu deneyimim ışığında yapacağım en değerli ikaz, Allah isteği için birbirinizin karşısına dikilmeyin. El ele tutuşmanın güç olduğunu unutmayın. İster iktidar ister muhalefet, hepsi sizin karşınızda ‘hazır olda’ durmak mecburiyetindedir. Her birimizin, siz bize nasıl davranırsanız davranın, ‘başımızın üstünde’ demek mecburiyetimiz var.
Siz bu ülkeden alacaklısınız. Kiminiz gözünü, elini, kulağını, organlarını verdi, kiminiz can paresi, evladını verdi. Bize düşen karşınızda en derin hürmetle durmaktır. Artık DÜZGÜN Parti Genel Lideri olarak söylüyorum, son kelam. Ben bu bahsin farkındayım. Bundan sonra daima yaptığımız üzere, kümesi olan bir siyasi bir parti olarak eksiklerinizi, gediklerinizi, yapılması gerekenleri Meclis’te lisana getirmek….İktidar seçildi, o icraat yapmak durumunda, biz ise halkın ve bilhassa zora düşmüş insanlarımızın avukatı olmak zorundayız. Sizin avukatınız olmak ise her bir siyasetçinin vazifesidir. Münasebetiyle bu eksikliklerin giderilmesi, daha güzelleştirecek kararların alınması konusunda vazife yapacağız. Bizim işimiz de budur. Bu ülkede hür ve bağımsız yaşıyor olma borcumuzu Cenabı Hak bize yanılgısız, kusursuz ödemeyi nasip etsin.”
