Üzerinde yaşadığımız dünya mutlulukla acının, iyilikle makûsluğun, faciayla komedinin, sevgiyle nefretin bir arada, denge içinde varlığını sürdürebildiği bir yer. Bazen hiçbir şeyi hakimiyet edemediğimiz, bazense hakimiyetimizde olduğunu sandığımız şeylerin elimizden kayıp gidişini izlediğimiz, bilinmeyenliklerle dolu yaşam yolculuğunu anlamlandırmak için minik bir bulguya çıkmaya ne dersiniz? Düşünülemez ve bilinemez olan şeyleri kavramamız için sanki bir rehber görevi gören kendinize sormanız gereken sualler, net yanıtları henüz verilemiyor ve belki de verilemeyecek olsa da, yaşamınıza muhteşem katkılar sağlayabilir.
Hayatı kavramak için kendinize sormanız gereken sualler
Yaşamak ile var olmak arasında bir fark var mı?
Acı olmasaydı yaşam nasıl bir tecrübeye dönüşürdü? Acı ve ızdırap insanın varoluşu için lüzumlu mu?
Bilgi doğası gereği kıymetli midir, yoksa kıymetli olarak kabul edilmesi için pratikte kullanılması mı gerekir?
Zaman öznel ve göreceli bir kavramsa, yaşam vaktimizi neye göre ölçmeliyiz?
Her insan özünde iyi midir? Etik ve terbiye kavrayışımız doğuştan mı kazanç, yoksa sosyal ilişkilerimiz sonucunda mı oluşur?
Bir insanın kıymeti yaptıklarıyla mı ölçülmelidir, yoksa yaptığı şey her ne olursa olsun yalnızca insan olması onu herkes kadar kıymetli kılar mı?
Hem kader hem de özgür istem aynı anda var olabilir mi?
Eylemlerimiz hangi noktada hayatımızı daha kıymetsiz hale getirebilir?
İnsan ne zaman masumluğunu yitirir?
Muhtaçlık var olmanın hakikati mi, yoksa yalnızca neticeyi mi? Yolsuzluk olmasaydı, muhtaçlık olur muydu?
Doğru şeyi yapıp yapmadığınızı öğrenmeniz muhtemel mi?
Mutlu olmak bir hak mı, yoksa bir imtiyaz mı?
Rastgele bir şeyi hoş yapan nedir? Hoşluk belirlenebilir mi?
İnsanlığın bir emeli olmalı mı? Şayet olmalıysa, bu emel sizce ne olmalı?
Hayatın bir emeli var mı? Benim hayatımın bir emeli var mı?
Hayatın bir emeli yoksa yaşamanın emeli nedir? Bazı teoricilere göre insan kendi yaşam emelini tanımlama özgürlüğüne sahip. Bu tahmin doğru mu, yoksa var yaradılışız sadece bir rastladan mı ibaret?
Yaşamın ilk senelerinden şu an bulunduğunuz noktaya kadar hayat emeliniz nasıl değişti?
Hangisi daha ehemmiyetli: Emeller mi, yoksa taşıtlar mı?
Bizi öldürmeyen şey gerçekten kuvvetlendirir mi? Güçlükler hiç olmasaydı nasıl bir hayatımız olurdu?
Her insanın hayatında kesinlikle en az bir defa tecrübelemesi gereken en ehemmiyetli şey nedir?
Hayatımız da idrak edebildiğimiz somut hakikatliğe mi dahil, yoksa tüm yaşam tecrübemiz sadece zekamızdaki bir kurgudan mı ibaret?
Hayatın başlangıcını tanımlayan şey nedir? Vücudumuzun dünyaya gelmesi mi, âlemle irtibat kurmamız mı?
Kendi hayatımız üzerinde %100 hakimiyet sahibi olabilmemiz muhtemel mi?
Ruhumuz nerede? Vücudumuzun içinde mi, yoksa dışında mı?
İnsan, doğmadan evvel de var olabilir mi?
Hangisi daha asıl: Kendimizi nasıl idrak ettiğimiz mi, yoksa başkalarının bizi nasıl idrak ettiği mi?
Kâinattaki en gelişmiş yaşam formu olduğumuzu mu, yoksa en az gelişmiş yaşam formu olduğumuzu mu düşünmek daha korkutucu?
Hayatta varoluşsal krizlerimize neden olan şeyin ne olduğunu bulabilmek muhtemel mi ve bu şeyler hakimiyet edilebilir mi?
İçinize dönmek ve varoluşunuzla alakalı mevzuları daha derin düşünmek us sıhhatinize hasar mı verir, yoksa potansiyelinizi asıllaştırmanızı mı sağlar?
Varoluşsal evhamlar tetikleyici neticesinde mi oluşur, yoksa can kasveti sebebiyle mi ortaya çıkar?
İnsana yaşama neşeyi veren, yaşadığını sezdiren tecrübeler hangileri? Bu tecrübelerin ne kadarı yaşam süresi süresince sürdürülebilir?
Yaşama ve kâinata bakış açımızı nasıl değiştirebiliriz?
Varoluşsal krizleri pozitif tecrübelere çevirmek nasıl muhtemel?
Beklenmeyeni bekliyorsanız, bu beklenmeyeni beklenen yapar mı?
Günde bir saat egzersiz yapmanın hayatınıza aşırıdan bir saat ilave ettiği söyleniyor. Peki, bu aşırıdan bir saatinizi spor yaparak zati tükettiğiniz için spor yapmanın ömrü uzattığını söylemek yanlış değil midir?
İkisi arasında bir tercih yapmak zorunda kalsaydınız, yanlış zamanda doğru yerde olmayı mı, doğru zamanda yanlış yerde olmayı mı seçim ederdiniz?
Herkes hayatın adaletli olmadığını düşünüyorsa, hayatın hakikatinde adaletli olduğunu söylemek adaletli midir?
Öğrenerek ve maksatlı olarak zafersiz olduysanız, zaferli olmuş sayılır mısınız?
Zaferleriniz sadece size mi ait, yoksa başkalarından aldıklarınızın eğitim gibi bir bileşimi mi?
Böyle bir şöhretsiniz olsaydı, hayatınızın ne zaman ve nasıl sona ereceğini bilmek ister miydiniz?
Ne zaman ve/veya nasıl can vereceğinizi öğrenmeniz yaşamınızda neleri değiştirirdi?
Her mevzuyla alakalı bir fikrinizin olmasını mı, yoksa tek bir mevzuyu çok iyi öğrenmeyi mi seçim ederdiniz?
Yaşamınızda görmezden geldiğiniz üzücü hakikatler var mı?
Hiç palavra söylemeden hayatta kalabilmek muhtemel mi?
Kaç yaşını olduğunuzu öğrenmeseydiniz kaç yaşında olduğunuzu düşünürdünüz?
Değişik bir adınız olsaydı şu an olduğunuzdan değişik bir insan olur muydunuz?
Bir insanın yaşamı süresince vereceği en ehemmiyetli karar sizce nedir?
Kendi hayatınızı sona erdirme alternatifiniz bulunmaksızın ebedi olma şöhretsiniz olsaydı, bunu seçim eder miydiniz?
Hayatınızda nelerin yanlış gittiğine değil, sadece nelerin iyi gittiğine odaklanırsanız, hayatınız daha mı iyiye gider, yoksa her şey daha mı makûs olur?
Önceliğiniz hangisi olurdu: Kendi haklarınızı korunmak mı, yoksa ailenizin, içinde yaşadığınız cemiyetteki fertlerin ve tüm dünyanın hak korunuculuğunu yapmak mı?
Kendinizi bu dünyanın dışında sezmeyi mi, yoksa onun bir parçası olmayı mı seçim edersiniz?
Doğru zamanda doğru sualleri sormak, doğru yanıtları bulmamızı sağlayabilir mi?



