Soğuk yenen bir yemek: İntikam. Tıpkı gecenin bir yarısı ‘amaan canımdan değerli mi’ diyerek yediğiniz koca bir dilim pastanın ertesi sabah sezdirdikleri ya da daha önceki sevgiliye ileti attıktan hemen sonra dank eden pişmanlık duygusu gibi… Kuramda iyi, pratikte makûs; anlık zevk, uzun vadedeyse hüsran. İşte tüm bunların karşılığında ortak duyguları paylaşan garip bir ‘intikam’. Bağışlaması güç; öç alması neşeli gibi… Ama intikam alsan tasa, sineye çeksen başka tasa, neden mi? Yanıtı azıcık dolambaçlı. Nedir bu intikam; gerçekten iyi mi sezdirir mi yoksa pişman mı eder, intikam almalı mıyız, almamalı mı?
Biri bize yanlış yaptığında içimizde bir hayli duygu belirir; hiddet, yeis, agresiflik, küskünlük ve benzerini ya da eşini ona da yapma tutkusu, eşitlenme, hakı sağlama isteği… Acı mı sürükletti o da acı çeksin, ağlattı mı o da ağlasın, bize ne yaşattıysa onu yaşasın. Değil mi?
Merak etmeyin, nefret dolu bir insan değilsiniz, hepimiz zaman zaman intikam duygularıyla yüzleşebiliriz. Peki ama bu intikam bize hakikatte nasıl sezdiriyor; iyi mi makûs mu? Hangi cins duyguların intikam mevzusunda daha baskın olduğunu kavramaya çalışan analistler, insanların intikam alma üzerine neler sezdiğini merak edip çalışmalara başlıyor ve ortaya çok tuhaf neticeler çıkıyor: İntikam almak sizi mutlu edebilir ama aynı zamanda hırpani de olabilirsiniz! Evet, doğru okudunuz. Gelin bu birbirine tamamen ters neticeleri ortaya çıkaran araştırmalar neler bulmuş, beraber bakalım.
Sosyal psikoloji doçenti David Chester, “İntikam aldığınızda hakikatinde negatif duygularınızda çoğalış olur ancak aynı zamanda birtakım pozitif duygular da sezmeye başlarsınız; bir yanınız drama sezerken değişik yandan da mutlu olursunuz.” diyor. Başka Bir Deyişle, intikam almanın iç içe geçen iki ters duyguyu da barındırdığını dikkat topluyor. Öte yandan, intikamı anlık zevk vermesi ve hedonistik bir tecrübe olması açısından orgazma da benzetiyor.
Chester’ın ve dostlarının yürüttüğü, intikam alma sonrasında hem tutumsal metamorfozları hem de beyin hareketlerini araştıran araştırmalar, intikamın hedonik ödüllendirici kalitelere sahip olduğunu ortaya çıkarıyor. Nedir bu hedonik ödül derseniz şöyle açıklayalım: İntikam duygusuyla hareket etmek beynin ödül mekanizmasını tetikleyerek dopamin ve endojen opioidlerin salınımını artırıyor; dopamin bir şeyi muvaffak olduğunuzda iyi sezmenize bağlıyken, endojen opioidleri de bir şeyi yapmayı istemekle alakalı. Başka Bir Deyişle bu vaziyette beyin diyor ki: Bu intikamı almak istiyorum ve onu beğeniyorum, yapmaktan mutluyum.
Peki, bu his uzun sürüyor mu? Hayır. Hatta, araştırmalara göre o anlık zevk, iyi seziş hali o kadar kısa sürüyor ki, intikam almaya dokunmaz dahi! İntikamla beraber birden bastıran dopamin salınımı, mutluluğu o an doruklara çıkarsa da çok geçmeden hatta birkaç dakika içinde ruh halinde ani bir çöküş başlıyor. Ve intikamın o tatlı yanı, yerini sıcak bir utanç ve kabahatliliğe vazgeçiyor. Netice mi? Netice, hipotez edebileceğimiz üzere pişmanlık.
Başka Bir Deyişle, birinden yaptığı bir şey için intikam almak uzun vadede sanıldığı kadar uzun ömürlü bir tatmin duygusuna yol açmıyor. Ama yeniden de Dr. Chester’a göre insanlar bu iki duyguyu da tecrübelemiş olsalar da bir sonraki seferde yeniden intikam almak için hazır bekliyorlar. Bu tıpkı “Baş sızısı, mide bulantısı, sersemlikle uyandığınız bir hafta sonu sabahında ‘bir daha alkol almayacağım’ dedikten sonra yine hangover olmak gibi…” diye de ilave ediyor.
Uzun sözün kısası kimseye verimi olmayan ve yalnızca birkaç dakika iyi sezdirip daha sonra negatif duyguların daha yoğun bir biçimde sarihe çıkmasına neden olan intikamdansa affedici olup bu yükü taşımamak en iyisi olabilir. İnanın, böylesi en başta kendiniz için çok daha iyi olacak.